İskandinavya’dan Anadolu’ya Uzanan Kültür Köprüsü, yahut Danimarka Kültür Enstitüsü




Bu makale ilk olarak Ahmet Akkoç tarafından ‘Danimarka’da Geçen Hafta’ dergisinde yayınlanmıştır.
Fransız Kültür, Amerikan Kültür var. Yok mu öyleyse bir Danimarka Kültür?
Duymadıysanız aslında bir Danimarka Kültür Enstitüsü var. Biz de dedik Danimarka’da Geçen Hafta okurlarının Danimarka Kültür’ü daha yakından tanımaları için güzel bir röportaj yapalım.
Ahmet Akkoç (AA): Kendinizden biraz bahseder misiniz? Danimarka Kültür’deki mevcut rolünüz nedir? Yakın zamanda çalıştığınız en zevkli proje neydi?
İrem Sumru (İS): Ben İrem, Danimarka Kültür Enstitüsü’nde proje menajeri olarak çalışıyorum. Şu an İstanbul’dayım, son bir senedir Berlin’de yaşıyorum.
Füsun Eriksen (FE): Ben de Füsun. 7 senedir Danimarka Kültür Enstitüsü ile birlikte çalışıyorum ve son 5.5 senedir Enstitüsü’nün Türkiye için ülke direktörlüğünü yürütüyorum.
İS: Aslında bu röportaj için bize ilk ulaştığınızda Füsun Hanım ile iki günlük Ankara’daydık. Danimarka’nın Ankara’ya yeni büyükelçisi Ole Toft ile tanışmak için gitmiştik.
AA: Mert de Ankara’da olduğu için sizi orada yakalamaya çalıştık. Fakat heralde yoğunluktan çok mümkün olmadı. O yüzden röportaja Teams’den katılmayı kabul ettiğiniz için teşekkür ederim.
Peki sizin bir kurum olarak geçmişiniz, yani Danimarka Kültür’ün geçmişi nedir?
FE: Danimarka Kültür Enstitüsü 1940’lı yıllarda kuruluyor. Kurumumuzun amacı, insani bir amaç: Barış adına farklı ülkeler arasında kültür-sanat bağları kurmak istiyoruz. Tabii bu yüzden yaptığımız projeler Danimarka değerlerine uygun geliştiriliyor: dahiliyetçi, serbest fikirli, her anlamda eşit, doğa ile yakın temaslı, açık bir toplum için projeler yürütüyoruz.
Sanırım yıllar geçtikçe faaliyet alanımız değişiyor. İhtiyaca bağlı hareket halindeyiz. Şu an enstitümüz Türkiye dışında Çin, Baltık Ülkeleri’nde, Batı Avrupa’da Ukrayna-Belarus-Moldova’da, Kafkas Ülkeleri’nde, Hindistan’da, Brezilya’da vs. faaliyet gösteriyor.
Bir yandan benzer kurumlar arasında Danimarka Kültür’ün daha küçük bir oyuncu olduğunun bilincindeyiz. Goethe Enstitüsü ya da British Council değiliz, onların çok daha büyük kurumlar olduğunu görüyoruz. Yani Danimarka Kültür’ün bazı ülkelerde fiziksel bir enstitüsü var. Türkiye gibi bazı ülkelerdeyse konargeçer bedevi gibi projeden projeye, ülke içerisinde gezerek çalışıyoruz.
Öte yandan daha küçük çapta çalışan bir kurum olsak da Danimarka Kültür’ün yükte hafif pahada ağır projeler geliştirmesi için özen gösteriyoruz. Çalışmalarımızda farklı kültür ve inançları kapsamaya çalışıyoruz. Biz insani bir organizasyonuz, barışçıl bir organizasyonuz ve bu kritik günlerde insanlara ulaşmak istiyoruz.
AA: Peki, Danimarka Kültür’ün Danimarka’daki ve Türkiye’deki en büyük hedefleri nelerdir?
FE: Türkiye’deki hedef gruplarımız çocuklar, gençler, kadınlar ve sivil toplumu kapsıyor. Projelerimiz için en sık İstanbul’da oluyoruz, fakat Anadolu’nun kalanına ulaşmak için de çalışıyoruz. Geçtiğimiz yıllarda Çanakkale, Assos, Hatay, Kahramanmaraş’ta bulunduk. 2025 için belki Mardin ve Karadeniz’de etkinlikler düzenlemek istiyoruz.
Danimarka dışında yapılan faaliyetlerimizin çok daha ağırlıklı olduğunu zannediyorum. Şöyle anlatayayım, iki ülke arasında bir proje yürütmek için her iki ülkeden de destek alabilmek gerekiyor. İşimizin büyük bir kısmı Danimarka sanatçılarını, Türkiye vb. ülkelere göndermek üzerine. Türkiye’den aldığımız bütçe belediye ya da STK ihtiyaçlarına göre lokal bir çapta oluyor, Danimarka’dan aldığımız destek ise Danimarkalı sanatçıların yolculuk masraflarına yönelik kullanılıyor. Şu anki faaliyetlerimiz ile Danimarka kültürünü, eserlerini ve sanatçılarını Türkiye’ye tattırmış oluyoruz. Sanatçıların Danimarka’ya geri döndükleri zaman da bunun deneyimsel bir getirisi var ve Danimarka için faydalı olduğuna inanıyoruz.
Açıkçası kültür değişiminin iki taraflı olması çok daha iyi olur tabii. Bunu ekonomik kısıtlar yüzünden bir eksik olarak değerlendiriyoruz. Danimarka’daki mevcut fonlar faaliyetlerinin Danimarka’da yapılmasını istiyor ve Türkiye’den Danimarka’da proje yapmak için fon bulmak zor. Dediğim gibi temelde insanlara ulaşmak istiyoruz ve o yüzden bu engellere rağmen elimizden geldiğince Danimarka’daki Türk diasporasını ve sanatçılarını desteklemeye çalışıyoruz.
Danimarka’daki rolümüz daha çok danışmanlık şeklinde oluyor. Kopenhag’da bulunan yönetmen, müzik ve event produktörü Kerem Soyyılmaz çalışmakla gurulandığımız bir kişidir mesela. Ayrıca Danimarka ve Türkiye’de aktif yazarlar ile etkinlikler yapmaya çalışıyoruz. Bu seneki CPH:DOX’ta ciddi bir Türk kalabalığı vardı mesela, eski Charlottenburg müdürü Michael Thouber‘in emekleri ve getirdiği resim sanatçıları sayesinde. Danimarka’daki Türklere karşı ve Türk sanatına karşı bakış açışı değişiyor..
AA: Anlıyorum, çok teşekkür ederim. Ben birkaç senedir Kopenhag’da yaşıyor olmama rağmen Danimarka Kültür’ü yakın bir zamanda tanıdım. İsminizin bahsini nerede duymuşsam hep dolaylıdan oldu.
Peki Danimarka’da yaşayan uluslarası kişiler Danimarka Kültür projelerine nasıl katılabilir? Yahut Danimarka’da yaşayan uluslarasılar için kültürel uyum sürecini kolaylaştırmak adına ne gibi projeleriniz var?
FE: Gönül çok daha fazlasını yapmak ister. İrem ve ekibim kaynakların el verdiğince çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Türk kültürü için kültürel kalkınma adına bir para havuzumuz var ve bununla çeşitli projeleri destekliyoruz.
Örneğin, yönetmen Kerem Soyyılmaz ilk 6 sene önce Danimarka’ya gelmişti, şimdi bak neler neler yapıyor! Danimarka Kültür olarak, Soyyılmaz’a Danimarka’nın kültür camiasında yerini bulabilmesi için yardımcı olduk. Ona Vesterbro’da hangi kapılara başvurması gerektiğini izha ettik. Yani o yüzden Kerem Soyyılmaz ve onun gibi Türk sanatçıların Danimarka kültür camiasında yükselmesi için çalışıyoruz, kültür elçileri niyetine.
Kültürden öte topluluk bilinci adına yıllardır haber.dk ile ortaklaşa çalışıyoruz. Onlar kıymetli bir yazar topluluğu. Onların eski direktörü Saadi iyiliksever bir arkadaşımızdı. Şimdi onu anıyoruz, vefat etti ne yazık ki geçenlerde.
AA: haber.dk’ya şimdi Cengiz Kahraman bakıyor galiba artık daha çok.
FE: Ondan sonra TEID derneği var: Turkish Expats in Denmark (Danimarka’daki Türk Ekspatlar Derneği). Onlarla ilişiğiz. Karşılıklı etkinliklerimizi duyurmayı çalışıyoruz. TEID zaman zaman çeşitli sektörler için buluşmalar düzenliyor. Danimarka’da da bir aktiviteler olsun istiyoruz yani.
İS: Evet keşke Danimarka’da daha sık etkinlik yapabilsek. En azından Türk diasporasındaki herkes sonuçta Türkiye’ye gidip geliyor, öyle bir insan akışı var. Bizi o yüzden Türkiye’de bulmanız daha kolay.
AA: Anlıyorum gerçekten. Peki o halde, dil meselesine gelelim. Danimarka’nın dili Danca’yı öğrenmek için birçoğumuz online kaynaklara başvurmak zorundayız. Danimarka Kültür’den Türkiye’de yaşarken haberim olsaydı, dil okulu ya da kültürel etkinliklerinize elbette katılmak isterdim diye düşünüyorum.
Öyleyse Danimarka dışında biri için, yahut Danimarka kültürünü anlamak ve deneyimlemek isteyen bir yabancı için sizce en iyi başlangıç noktası ne olur?
FE: Öncellikle Danimarka’yı bu ülkeyi bizzat görmeden öğrenmek zor. Danca dilini aynı şekilde. Eskiden Danimarka Kültür’ün dil okulları vardı. Eskilerden Merette Hanım koordine ediyordu o çalışmaları, kendisi maalesef emekli oldu, sonra da bu çalışmalarımızı durdurduk. Baya da üzülmüştüm kapatıldığı zaman.
Buradaki problem talebin çok az olmasıydı. Danimarka 6 milyon nüfuslu bir ülke sonuçta. Ne yazık ki İngilizce, Almanca, Fransızca, Portekizce gibi Danca öğrenmek için net bir talep yok.
Yine de kendi enstitümüz dışında önerebileceğimiz çeşitli kaynaklar var. Danca öğrenmeye ilk kez başlayacaklar için Berlitz ve Duolingo‘yu önerebilirim. Danimarka’ya gelme fırsatı bulanlar için Studieskolen ve FVU daha kapsamlı kurslar sunuyor.
Evet, Danimarka’ya kısa bir süre de olsa gelebilme imkanınız varsa, bunu değerlendirin. Danimarka’yı en iyi tanımanın yolu o. Kuzeyliler, yahut Nordikler, dışarıdan göründükleri kadar soğuk değiller, yalnız biraz utangaçlar. Sizi hemen de içlerine alan insanlar gerçekten.
AA: Çalışmalarınız sırasında uluslararası topluluktan aldığınız en ilginç veya ilham verici geri bildirim ne oldu?
FE: Vallaha ben her etkinlikte duygulanıyorum. EUNIC grubuyla çalışırken mesela Danimarka Kültür olarak Türkiye’yi temsilen bir üye olarak katılıyoruz. Onlarla birçok ortak projemiz var, birlikten kuvvet doğar aklı. Az kaynaklarla büyük fikirleri hayata geçirmeye çabalıyoruz.
Geçen yılki Sound of Europe için çok heyecanlıydık, ne yazık ki olmadı. Fransız Kültür, Hollanda Kültür, British Council, Anadolu Kültür, İKS vs. ile beraber çalışabilmek gerçekten işin zevkli tarafı. Devlerin omuzlarında durmuş gibi hissediyoruz yani.